“Longchamp Parizyen’i kurallara bağlı kalmaz: farklı parçaları büyüleyici bir rahatlıkla ve o çok Fransız, sanki çaba gerektirmeyen je-ne-sais-quoi’yla bir araya getirir.”
Sophie DELAFONTAINE, Longchamp Sanat Yönetmeni
"Şık ve rahat kıyafetler giyen (gerçek bir Parisliyi topuklu ayakkabılarla nadiren görürsünüz), başkentte dolaşırken iki büyük keyfi yaşar: kültür ve iyi yemek. Ve elbette, onu güldüren arkadaşlarını unutmamak gerekir (o gülmeyi sever ve kendini asla fazla ciddiye almaz). Felsefi sohbetleri kıyafet alışverişiyle harmanlamayı sever. Onu Saint-Germain-des-Prés’de bir kafede, herkesin konuştuğu son serginin olduğu bir müzede ya da Saint-Honoré Caddesi’ndeki bir butikte yeni favori parçasını ararken bulabilirsiniz.
Kendine güvenmek onun stile sahip olmasının en iyi yoludur. Dolabını doldurmak için kimseye ihtiyaç duymaz; kıyafetlerini başkalarının etkisi olmadan seçer. Belki biraz cesur bir parça mı? Onu giyer, ancak kalan görünümünü sade tutarak her daim şık ve abartısız bir cazibe sergiler. Tavizsiz bir zarafet. Milliyeti ne olursa olsun hepimizin benimseyebileceği bir stil. Sacha Guitry’nin dediği gibi, “Parisli olmak Paris’te doğmak değil, orada yeniden doğmaktır."